Seyyid Nesimi
Seyyid Nesimi
Seyid Nesimi’nin doğumu ve şahadeti hakkında kesin bilgiler yoktur. Tahmini bilgilere göre Nesimi 1339-1344 yılları arasında doğmuştur. 1417 veya 1418 yılında derisi yüzülmek suretiyle şahadete ulaşmıştır.
Nesimi'nin başlıca eserleri Türkçe ve Farsça divanlardır. Azeri asıllı Türkmenlerdendir. Nesimi köken olarak Alevi değildir. Sonraları Aleviliği benimsemiş ve şahadetinden sonra da ona en büyük sahiplenmeyi Aleviler yapmıştır.
Nesimi’nin işkence görmesine ve derisinin yüzülmesine sebep olan "Enel Hak" düşüncesiydi. Bu düşüncenin ilk temsilcisi Hallac-ı Mansur’dur. Enel Hak Arapça bir kelimedir ve anlamı "Ben Tanrıyım", "Ben Hakikatim" dir. Şüphesiz Nesimi bu düşüncenin hayatına mal olacağını bile bile dile getiriyor, yayıyordu. Nesimi, düşüncesinin ve inancının bedelini ödemeye hazırdı.
Egemenler, Nesimi’nin dinden çıkmış biri olduğuna karar vererek onu idama mahkum ettiler. İdama mahkum edilen Nesimi değil, Nesimi’nin şahsında Enel Hak düşüncesi/inancıydı.
Nesimi’ye idam fermanı hazırlayan kadı şöyle yazıyordu fermanında: "Bu öyle bir mundardır ki, kanının değdiği yeri yıkamakla temizlenmez. Orayı yakmak, koparmak gerekir".
Ama yaşam öyle "tesadüflerle" dolu ki anlatılmaz. Bu tesadüflerden biri de Nesimi’nin infazı sırasında gerçekleşti. Kadı'nın fermanı yüksek sesle topluma okunduktan sonra infaza geçildi. Celladın bıçak darbesi sonucu Nesimi’den fışkıran kandan bir kaç damla idam fermanını yazan Kadı'nın parmağına değdi. Tabii ki Kadı parmağını kesmez. Ve Nesimi tarihe geçen şu sözleri söyler: "Sen şeriat uğruna bir parmağını bile kesmezsin. Hâlbuki görüyorsun ki, biz inancımız yolunda kendi kanımızla yıkanıyoruz".
Katledilme sırasında rivayete göre derisi eline verilip giderken, Halep’in 12 kapısından aynı anda çıktığı görülmüştür.
Yolda birisine “Gerçek Kabe’nin yolcusuyuz.” Elinde yüzülmüş derisini göstererek “İhramımız budur” dediği beyti meşhurdur.
Nesimi günümüzde de Aleviler tarafından önder bir şahsiyet olarak kabul görmektedir.
Nesimi'ye ait bazı şiirlerden örnekler
Sorma be birader mezhebimizi
Biz mezhep bilmeyiz, yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyaya bizi
Biz şerbet içmeyiz, dolumuz vardır
Biz müftü bilmeyiz, fetva bilmeyiz
Kıyl-ü-kal ilmeyiz, ifta bilmeyiz
Hakikat bahsinde hata bilmeyiz
Şah-ı Merdan gibi ulumuz vardır
Bizlerden bekleme züht-ü ibadet
Tutmuşuz evvelden rh-ı selamet
Tevella olmaktır bize alamet
Sanma ki sağmız solumuz vardır
Ey zahit, surete tapma, Hakkı bul
Şah-ı Velayete olmuşuz hep kul
Hakikat şehrinden geçer bize yol
Başka şey bilmeyiz, Ali’miz vardır
***
KİME NE
Ben yitirdim, ben ararım, yar benimdir kime ne
Gah giderim öz bağıma gül dererim kime ne
Gah giderim medreseye ders okurum Hak için
Gah giderim medreseye dem çekerim kime ne
Kelb rakip haram diyormuş şarabın bir katresine
Saki doldur, ben içerim, günah benim kime ne
Ben mekamet gömleğini deldim, taktım eğnime
Ar-u namus şişesini taşa çaldım, kime ne
Ah Yezid, seccadeni al yürü mescid yoluna
Pir eşiği benim kabem kıblegahım kime ne
Gah çıkarım gökyüzüne hükmeder kaftan kafa
Gah inerim yeryüzüne yar severim kime ne
Kelp rakip böyle diyormuş güzel sevmek pek günah
Ben severim sevdiğimi, günah benim kime ne
Nesimi'ye sordular, yarin ile hoş musun
Hoş olayım, hoş olmayım, o yar benim, kime ne
***
Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak elleri elvan elvan kınalı
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok
Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok
Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi gönlümde
Dedim mehtap nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok
Dedim vatanım mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi gülümdür
Dedim Nesimi şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok
***
Erenler Şah'tan gelirler
Ali derler Pirimize
İmamların kullarıyız
Münkür ermez sırrımıza
Pirimiz Kırklar, Yediler
Bu yolu onlar kurdular
Bizede böyle dediler
Kanarsan ikrarımıza
Muhip mürşidine uydu
Arif olan hisse duydu
Münafıklar nice kıydı
Tiğ çektiler Pirimize
Bildik aslımızdır Adem
Kısmetimiz verdi Hüdam
Halifeler bastı kadem
Taç vurdular serimze
Ateş yanar kazan çoşar
Dalgalanır boydan aşar
Şulesi aleme düşer
Bakın bizim nurumuza
Nesimi sözünü pişir
Özüne muhabbet düşür
Bezirğanlar gevher taşır
Güne gün şarımıza
***
Gel bana cevr etme sende bulursun
Ya birde ikide yedide onda
Tut mürşid eteğin vasıl olursun
Medet nazargahı yedide onda
Üçlere yoldaş ol eyle niyazı
Hüda kabul eder böyle niyazı
Dün ü gün ah edüp eyle niyazı
Arsa-i aşk içre yedide onda
Nesimi yedide onda mı dersin
Üçler meclisinde onda mı dersin
Elestü bezminde onda mı dersin
Kırıklar dergahında yedide onda
***
Evliyadan aldık biz bu erkanı
Yana yana zikredelim Allahı
Canda ayan dörgük sırr-ı Suphanı
Yana yana zikredelim Allahı
Daima Suphanın ismin der idim
Derunumda olan perdeyi giderdim
Bir idim vardım ummana erdim
Yana yana zikredelim Allahı
İsyanla kararmıştır yüzleri
Anın için Hakkı görmez gözleri
Bize kar eylemez münkir sözleri
Yana yana zikredelim Allahı
SEYYİD eydür bahre daldım da geldim
Mümkünat ilmini bildim de geldim
hakikatta yerin gördüm de geldim
Yana yana zikredelim Allahı
***
Sabahın seherinde kakdım uyandım
Meded,günahlarım bağışla sultan
Şah-ı Merdan görünür gözüme
Meded, günahlarım bağışla sultan
Mücizat gösterdi dıvara bindi
Seksen bin erlere ser-çeşme oldu
Rum'un gözcüsü pirimdir kendisi
Meded, günahlarım bağışla sultan
Aman meded arşda,kürsde ulusun
Pirim Hünkar Hacı Bektaş Veli'sin
Günahlar kılmaz Muhammed Ali'sin
Meded, günahlarım bağışla sultan
İmam-ı Hasan'ı yanımda bildim
İmam-ı Hüseyn'in nurunu gördüm
İmamlar serveri Zeynel'den...
Meded, günahlarım bağışla sultan
Ol İmam Bakır'ı seven yorulmaz
Adım kandır günahlara kalınmaz
Okur İmam Cafer sırrı bilinmez
Meded, günahlarım bağışla sultan
Mansur'u dara çektiler dönmedi
Musay-ı Kazım'ın kanı dinmedi
Remiz çalındı kimseler bilmedi
Meded, günahlarım bağışla sultan
Muhammed Taki'den Naki'ye erdim
Askeri dilimde tespihim virdim
Alemler serveri Mehdi...
Meded, günahlarım bağışla sultan
Ademin cennette nurunu gördüm
Rıza ile meydanda durdum
Melekler Adem'e secde etti
Meded, günahlarım bağışla sultan
Seyyid NESİMİ'nin mühib yarisin
.............. şem'in yansın çırasın
Şah-ı Merdan cümlesinden olsun
Meded, günahlarım bağışla sultan
***
Kalbim defter, dilim kalem yazarım
Hakikat emrini duyaldan beri
Yitirdim Leyla'mı gurbet gezerim
Mecnun gibi aşka uyaldan beri
Bize dört kitaptan haber verildi
Kamil olduk akıl başa derildi
Kafir Şeytan merdut oldu sürüldü
Hakkın dergahından sürelden beri
Çıkıncak Mi'raca Hazret-i İmam
Diledi Mevladan ümmetin tamam
Nur ile sarıldı bu cümle alem
Saadet tacını geyelden beri
Mahlasım NESİMİ ismim ALİ'dir
Bu çarh dönmektedir,sanman halidir
Şükür kalbim iman ile doludur
Cürm-ü isyanımız bilelden beri
***
Şem'e düşen pervaneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Aşka düşen divaneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim karımız
Harcedelim hep karımız
Pervaneler yaranımız
Gelsin bir hoşça yanalım
Varın söylen şol bülbüle
Neden aşık olmuş güle
Ermek istersen ol kül'e
Gelsin bir hoşça yanalım
Bülbül yuvan yıkıldı mı
Yavrun yere döküldü mü
Ölüm sana dokundu mu
Gelsin bir hoşça yanalım
Nesimi döğünsün taşlar
Akıtalım gözden hep yaşlar
Hakk tanıktır hey kardaşlar
Gelsin bir hoşça yanalım
***
Eğer sual eder isen sırrımdan,
Cümlemizi var eyledi varından
Hak yarattı Muhammed'i nurundan,
Kandilde parlayan nurdan gelürem
Habib'i nurundan yarattı Hüdam,
Salavat veririm ruhuna müdam
Cennetten sürüldü dünyay Adem,
Rıdvan'ın açtığı şardan gelürem
Cebrail çerağı alır destine,
Seyretmeye gider dostun iline
Hayranım şakıyan tuti diline,
Resul'un kurduğu yoldan gelürem
Kandilde balkıyan dostun nurudur,
Akıl ermez ona,Hakk'ın sırrıdır
Din serveri Muhammed'in nurudur,
Cennette açılan gülden gelürem
Havva'dır anamız Adem'dir ata,
Hakk'ın hikmetine akıllar yata
Cennetin illeri öteden öte,
Hü deyip çalkalanan selden gelürem
Okuyup yazmada çok Hakk'ın ilmi,
Okuyup yazmayan ne bilsin ilmi
Tanrı'nın dostudur Musa değil mi,
Münacat ettiği Turdan gelürem
Tenimi sorarsan bir kuru tendir,
Can onun içinde gevher-i kandır
Bu ilim dersidir,bahr-ı ummandır,
Sırrı kal oldukça sırdan gelürem
Sıfatlar dağıla,taşlar atıla,
İns ile cins bir araya katıla
İnsan mantar gibi yerden bite,
Aslımız topraktır,yerden gelürem
Mansur ile bile dara takıldım,
Yusuf ile hem kul olup satıldım
İsa ile Şam'dan göğe çekildim,
Musa ile bile Tur'dan gelürem
Kardaşlar böyle tevil düzdüler,
Başmağa Ayet-el kürsü yazdılar
Kendi fetvam ile derim yüzdüler,
Halep şehri derler şardan gelürem
Mahkemede sual sordu kadılar,
Kitapların orta yere koydular
Sen bu ilmi nerden aldın dediler,
Üstadımdan aldım, Pir'den gelürem
Nesimi'yim ikrarımdan belliyim,
Gerçek erenlerin kemter kuluyum
Cennet bahçesinin gonca gülüyüm,
Münkir münafıka hardan gelürem
***
Ger aslım sorarsan ben bir niyazım
Sabır ilmi derler yerden gelirim
Katre idim şimdi ummanlar oldum
Arştaki kandilden nurdan gelirim
Ben 'kal u bela da ' buldum izim'i
Döndürmedim bir dem Hakk'tan yüzümü
Ateş-i aşkına yaktım özümü
Halil İbrahim'le nardan gelirim
Sual eylerisen benim sırrımdan
Cümlemizi var eyledi varından
Yarattı Muhammed Ali nurundan
Hakk ile hak olan sırdan gelirim
Cebrail çerağı alır eline
Seyretmeye gelir dostun iline
Hayranım şakıyan dudu diline
Rıdavan kapı açtı şardan gelirim
Teni sual etme ten kuru tendir
Can anın içinde gevher-i kandır
Bu ilim deryası bahri ummandır
Sırrı kal eyleyen serden gelirim
Mansur ile varıp dara çekildim
Yusuf ile kul olup bile satıldım
Şam'da İsa ile göğe çekildim
Musa ile dahi Tur'dan gelirim
Mahkemede sual sordu kadılar
Kitapları orta yere koydular
Sen bu ilmi kimden aldın dediler
Üstadımdan aldım pirden gelirim
Nesimi'yim ikrarımla belliyim
Gerçek erenlerin kemter kuluyum
Ali bağçesinin gonce gülüyüm
Münkir münafıka Hakk'tan gelirim
***
Ben bugün pirime vardım
Pirin cemali güldür gül
Oturmuş tahtı mekana
Tahtı revanı güldür gül
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alır gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Gülden degirmeni döner
Onun ile gül döverler
Akar arkı döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül
Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışları hare karşı
Har-ı ezharı güldür gül
Gel ha gel Seyyid Nesimi
Hak nefesi güldür gülün
Şu öten garip bülbülün
Derdi figanı güldür gül
***
Gel gönül kimsenin aybına bakma
Gel gönül kimsenin aybına bakma
Hazer kıl sevdiğim değme gönüle
Arif ol cihanda bir gönül yıkma
Hazer kıl sevdiğim değme gönüle
Daim aşk atına bin de atlı gez
Edep öğren erkan öğren otlu gez
Gönül yıkma halk içinde tatlı gez
Sakın ey sevdiğim değme gönüle
Yoldaş eyle iman gibi dostunu
Amel kazan aramazlar aslını
Turap ol ki çiğnesinler üstünü
Hâk ol ey sevdiğim değme gönüle
Cihad eyle ki günahların tartasın
Bir amel kazan ki Hakk`a yetesin
Şar gibi her gördüğün örtesin
Pir ol ey sevdiğim değme gönüle
Kul Himmet dilimde zikrim Muhammed
Aşk dolusun içtim Hüda`ya minnet
Dinar ile satın alınmaz cennet
Hazer kıl sevdiğim değme gönüle
Kaynaklar:
* Cahit Öztelli - KUL NESİMİ adlı kitabı
* Çesitli internet siteleri ve kitaplar